26 Temmuz 2009 Pazar

selin aktan on Facebook

22 Haziran 2009 Pazartesi

Selin Aktan resmi üzerine Yeniden Doğuş(Artist dergisi haziran 2009 )


İki uç arasındaki salınım ; bir daha gidilemeyen çocukluk ülkesi ,diğer yanda yetişkinliğin ağır gerçekleri diğer yandaysa şimdiki anın yoğunluğu Selin Aktan estetiğinin dönüştürücü ana dinamiklerini kurar,ateşler ve ileriye taşır.Bu salınım öncelikle; varlık olma durumlarını kapsar.Duyumsanabilir,kavranabilir,görünür ya da görünmez, formlu ya da formsuz,ikon ya da öykünme sınırında oyalanır.Farklı paradigmalar arasında gidip gelen sanatçının bilinci çocuklukta yaşadığı deneylerini İkon’laştırırken aynı anda da tüm gerçekliğe bu odaktan bakabilme olanağını sağlamaktadır.Bu zenginlik bir kez daha ele geçemeyecek olan hazinenin yani çocukluk yaşantısının Metonimi’sidir.Yer değiştirme ,anıştırmabaşka türlere doğru geçişi resimleyen sanatçı; tuvalde zamanlar arası salınımı yaratırken; karşımızda çocukluk ülkesinin figürleri belirir.Kız-Kedi Balık,Kız Kedi Kuş,Yaramaz Kız ,Mutlu Palyaço,Küçük Prenses,Alice gibi betimleri öznel geçmişine dokunduğu estetik nesnelere dönüşmüştür.Başka türler ise estetik dilde; varlık katmanları ve onların toplumsal düzeyleri,insanlar ve konumları ve varoluş boyutlarıdır ki bu alanda sanatçı birbirinden farklı resim serileri üreterek tematik bir arşivleme yolunu seçmiştir. Sanatçının Metonimi/yer değiştirme/ yoluyla ulaştığı noktada; alışılmış türlerden dışarıya doğru , diğer türe doğru ; varoluş türleri alanına doğru geçişi söz konusudur .Evet sanatçı bir söylem başlatmıştır; bu söylemde; saf alanların gerçek temsilcisi çocukluk,zor alanların durağı gerçeklik arasındaki gidip gelişler, eşleştirmeler,itiraz etmeler,yadsımalar,hafif isyanlar,saptamalar, güzelin talebi ve çirkini red etme bulunur.Öyle bir duyarlılıktır ki bu ; kişisel ya da toplumsal herhangi bir çirkinlik deşifre edilmekte ,toplumsal çarpıklık açıça çıkarılmakta,yanlış kişilik durakları lav edilmektedir. Burada savunulan erdemdir,güzelliktir,asalettir.Zıtlıklara mahal veren kinayeli bir doku / Texture tropique/ sanatçının resimlerini yumuşak bir örtü gibi sarar.Gidimli bir söylemin estetik nesneleri,ilk unsurlara,saflığa ilk nüveye giden ilk unsurlara dokunan bir duygu seli.İşte budur Selin Aktan’ın iç dinamikleri ; bozulmamışlığı savunur çocukluğun anılarını çizerek boyayarak yeniden yaratarak,saflığı getirir gündeme, içinde yaşanan dünyanın yanlışlarını formlar,yozlaşmayı hatırlatır.Sanatçının üç zamanı dünyasal zamanın dilimleri olan yaşadığımız geçmiş, şimdi ve gelecektir .Yanı sıra onun kişiliğindeki yoğun id tabakasına =geçmiş; egosuna = şimdi; gelecek vizyonuna ise =süper egosu eş düşer.Sanatçının id alanı çok renkli bir anlatımın eşliğinde açığa çıkar.Sanki renkler ve renklerin yoğunluklarıyla sıkı bir alış veriş içindedir.Ana-Arter’in güneş ışınından ona doğru yaklaşan renklerle dans eder,onlarla konuşur,ifadelendirir,birlikte doğar.Canlı renklerin tapınağından içeriye adım atarken ruhuna denk düşen ışık frekanslarını tuvalde formlara dönüştürür ya da ışığın ona sağladığı renkleri figür olarak dışlaştırır.Renk spekturumu ise onun kolaylıkla form verebileceği bir uzaklıkta durur.O; onu yanına çağırırken geçmişte yaşadığı duyguları,algıları renklerle sembollemekte ve kayıtlamaktadır.Çünkü geride kalan an artık ‘Başka Bir Şeydir’. Dış zamanla iç zamanın birlikteliği renk raporlarıyla tuvalde işlerken geçmişin varlıkları,güzellikleri,bahçeleri,ağaçları,gökyüzünün saflığı resim dilinde; anlatımlı figürlere,kinayelere,anı yığınlarına,yüreği yakan duygu formlarına dönüşmekte ve ortaya özel bir dünyanın imge boyutu çıkmaktadır.Malzemesi ve boyutları ne olursa olsun; bir Selin Aktan estetik nesnesinin kendi özel terminolojindeki anlamı ; üç zamanlı hayatın iç içe geçmiş halidir.Sanatçının en verimli kaynağı çocukluk; renk ,form,planlar olarak tuvale inerken bilinç altına hapsolmuş yaşantı açığa çıkmakta ve cennet bahçelerinin imgelerine dönüşerek plastik dilin pespektifini oluşturmaktadır.Eğer Selin Aktan yüzey betiminde bir perspektiften bir derinlik yanılsamasından söz edilecekse o da; çocukluk yaşantısının tuvalde belli derinlikler ,yansımalar oluşturmasından söz edilebilir ancak .Bu olgu öylesine güçlüdür ki tuvalde derinlik yanılsaması yaratan çocukluk yaşantısının izdüşümsel bir estetiğe dönüşmesini sağlar.Sanatçının küçük bir kızken yaşadıklarının; bilinçinden yukarıya ağır ağır yükselerek şimdinin anlarıyla buluşup estetik kişisel bir dil kazanması ve sonra hızlı bir hamleyle yeniden geçmişte yollanması ilginçtir.Geçmişin estetik bir dil olarak geri iade edilmesi ve ölümsüzleşmesi.Sanatçıdaki duygusal, anısal ,zihinsel hamleler geçmişin anlarını plastik dile yükselterek tekrar geçmişe iade etmesi ; geçmiş zamanı değiştirme isteğinden değil bir mintertarlık duyma,armağan verme, geçmişi onurlandırma ve sahip çıkma duyusundan kaynaklanır.Böyle rakip ve birbirini tamamlayan zaman dilimleri içinde bir zamanlar kendisine bahşedilmiş ruhsal zenginlikleri; dış dünyanın aşırı soğuk ve aşırı sıcak bölgelerinden ayırarak onu koruyacak olan ılımlı bölgelere taşır.Taşınanlar içinde neler yoktur ki; anne sevgisinin cevheri,doğanın kutsal bölgeleri,gökkuşağının parlak renkleri,içinde bellek rüzgarlarının estiği mekanlar,masalsı evler, mitleri anlatan efsanevi sesler hepsi sanatçının zihin deposunda saklanan arşivde kayıtlı hepsi şimdiki dünya yaşantısıyla karşılaşmaya hazır hareket halindedirler.Bu açığa çıkış bazenkadınlar soyunu anlatmak için yeni bir resim serisine,bazen evrenin yaradılışıyla ilgili betimlere,bazen insanın yerçekimine karşı durabildiği tek etkinlik dans eden figürlere dönüşür.Sanatçının duyarlı algıları yeryüzünü taramakta,gözlemlemekte,değerlendirmekte ve sonuçlara varmaktadır.Selin Aktan yeryüzünün kızıdır,doğa ananın çocuğu,Kibele ananın bin yaşındaki tilmizidir.Anadolu toprakların kokusunu,göklerin rengini,rüzgarların sesini,ağaçların tazeliğini,yıldızların ,gezegenlerin esrarını ve güzelliğini mağraların gizemini,geleneksel toplulukların kültürlerini gözleyen ,hisseden ve resim diline tutkuyla taşıyan bir sanatçıdır aynı zamanda.Bütün bunlar tuvalinde düşsel bir deneyime dönüşürken o aynı zamanda; ele aldığı konuları çağımız koşulları içine konumlandırarak kendi eleştirel yaklaşımını da başlatmaktadır.Örnek vermek gerekirse Kadınların Dünyası adlı resim serisinde; toplumla çatışma içinde olduğu kadar toplumsal sistemin biçim verdiği kadınları deşifre etmeyi seçer. ‘Gerçek bir kadın yüzlerce kadından meydana gelmiştir.Kristal bir prizmanın ışığı yansıtması gibi,farklı dönemlerdefarklı şekillerde karşımıza çıkar ve hem bizi,hem de kendini şaşırtarak yoluna devam eder.Kadınların anlaşılamaması ve tanımlanamaması bu yüzdendir.Onu tek bir kimlikle anlatabilmek ise sadece bir hayaldir’ diyen sanatçı Ay diyarından yani dişil soğuran yansıyan küreden kadın ruhunun zenginliğini dile getirmekte onu tanrıçalar katına yülseltmektedir. Ançak tanrıçaların unutulduğu modern ve çağdaş yaşamda kadının yerinin çok aşağıya çekildiğinin de farkındadır sanatçı.Günümüzde asırlara hükmeden Kibele ,İsis,Afrodid,Hera,Atena ve diğerleri unutulmuş, onun yerine parasal ilkesizliğin ön plana çıktığı maddi bir dünya içeriye buyur edilmiştir.Tanrıçalar nerededir? Kadınsal özellikler nereye kaybolmuştur?Tüm bunları kim yapmıştır? Sanatçı seksist toplumun kadını kendine göre bir yere koymasından,onu biçimlemesinden , dışlamasından son derecede rahatsızdır ve tam da bu nedenle çökmekte olan kadın soyu üzerine kara kara düşünmektedir.Öte yandan yaratıcı aktivitenin kavramsal boyuttunda ; sanat ifadesi yoluyla sanatçının tini öz biçimden estetik özne biçimine geçerek mutlağa dokunuş yapar.Zihnin yaratıcı aktivitesinden ,kendi iç varlığının yapısından dışa doğru kayan ifade ne kadar dış varlık yasalarına aldırmazlık edebilirse o kadar aşkınlaşmış bir o kadar ölümsüzleşmiştir.Selin Aktan estetiğinde üçlü zamanın gecesindeki beden/gizli beden/ tuvalde ya da üç boyutlu heykel çalışmalarında artık başkalaşmış ve şimdiye dek hiç bilinmeyen ve yokluğu olan biçimleri uyandırmıştır.Çünkü bu; ifade edilen bilgi estetik güç sayesinde kendi iç varlığının artık başka bir bilgisidir de.Kandinsky’ye göre sanatçının söyleyeceği bir şeyi olmalıdır çünkü görevi biçime egemen olmak değil,biçimi içeriğe uygulamaktır.Çağdaş sanatın can damarları; ,içsel dışavurum,kendiliğindenlik ve estetik programdır.Modern sanat ise geçirgenleştiren bir alan üzerine kurulmuştur.Aynı faz üzerinden sanatçınınizlekleri,bilinçaltı ve algıları yoluyla tuvalde ya da üç boyutlu çalışmalarında bir Metonimi oluşturması; bir varlık boyutundan/artık görünürde olmayan sadece zihin kalıpları içinde yaşayan,kestiremediğimiz kendi başına buyruk şeyden/ diğerine doğru; görünür ve boyutlu olana,renkli ve ışıklı olana,ifade edilebilen şeye,yeni bir söyleme geçmek içindir.Bu geçişte o herşeye hakim,kontrol edebilme gücüne ,yatıştırma güçüne sahip yeni bir tavır ortaya koyar ki; kaygan anıların,bilinçaltının,id tabakasının figürleşmesi,form kazanması,dillenmesi,plastik değer kazanmasıyla son bulur.Sanatçıda doğuştan bulunan alt-şuurun aktif biçimde işlemesi onun insan-varlık üzerinde odaklaşmasını sağlamakta; insanın yeryüzü mecarasını öznel yakın planlarla dile getirmesini kolaylaştırmaktadır.Böylece gerisingeri ya da gidimli olarak yeryüzüne yerleştirilen yapıt; köklere dek uzanır belki dünyanın erimiş çekirdeğiyle bile ilişkiye geçer. Aslında yaşanan gerçekler kendilerini ortaya çıkaracak olan varlığın içine yerleşerek beklerler.Söz konusu varlığın kendisi; gerçekliğin açıkalanı sanatçının ise kapalı alanını oluşturur.İşte bu noktada özlenen varlık bir çatışma içinden yükselmekte, gerisingeri yenilenmiş olarak geçmişe teslim edilmektedir.Çatışma ise sanatçının geçmişle ilişkili algı boyutunda ve estetik ifade alanında yaşanmış,damıtılmış, sonuçlanmıştır.Ve ulaşılan bu alanda artık Selin Aktan YENİDEN DOĞUŞA adım atmaktadır.Gülseli İnal

21 Nisan 2009 Salı

İstanbul üzerine düşler ve gerçekler


İstanbul eskiyle yeninin,gelenekselle,modernin,zenginlikle fakirliğin kısacası pek çok zıtlıkların yan yana geldiği ,harmanlandığı büyülü bir şehir..Uzaklardayken hep özlediğim, her geri dönüşümde yeniden aşık olduğum bir yer,sanki bir baharatçı dükkanı .Her köşesinde ayrı bir koku ve doku,her semtinde ayrı bir enerji var..

Köşe başında çiçek satan çingene kadınlar, evlere temizliğe giden,her hafta sonu akrabalarından birinin düğününe davetli olan kapıcının şişman
karısı, Ortaköy’deki bir kahvede denize bakarak çayını yudumlayan genç kız,Beyoğlu’nun rock barlarında kendini gece hayatının kollarına bırakan üniversiteliler, kahve falı bakanlar, baktıranlar, Nişantaşı kafelerinde yemek yiyen süslü hanımlar, onların yanında yürüyen, sokak köpeklerine inat üzerine titrenen,köpek butiğinden alınan özel giysileri ile salınan kanişler,yoga dersine koşuşturan sportmenler,her mevsim aşık olan romantikler,Sultanahmet’te güneşin tadını çıkaran turistler, Mısır çarşısınıda birbirine geçmiş
baharat kokuları,Galata köprüsünün üzerinde balık tutanlar.
Bir de hava kararınca ortaya çıkan,Boğazdaki lüks gece kulüplerinde dans ederek hayatın tadını çıkaranlarla,
Taksim Harbiye hattında müşteri bekleyerek canlarını çıkaranların yer aldığı,24 saat hayatın durmadığı sizi sürekli sınayan,öğreten ,devinen ,salınan, sizi gün içinde karşınıza çıkardığı zorluklarla savaşçı da, filozof da yapabilecek bir şehir ...

Bir tarafta da tüm çeşitliliğine ve zıtlıklarına rağmen tüm bu insanları birleştiren şehir gerçekleri..Yağmur yağar,trafik tıkanır,kendinizi hayatınızda belki bir daha hiç görmeyeceğiniz taksi şoförü ile her konuda sohbet ederken bulursunuz .Otobüsle gideni de,mercedes araba kullananı da aynı kaderde buluşturur İstanbul trafiği.Zengin fakir tanımaz,sizi aynı yolun yolcusu yapıverir..Köşe başındaki simitçi gün içinde her kesimden insanın durak yeridir. Çantanın dibinden veya pantolon cebinden çıkarılan bozuk para ile açlığınızı bastırır,ağızda dağılan susam taneleri ile başka hiçbir ülkede bulamayacağınız o bir anlık mutluluğun tadını çıkarırsınız. Varoşlarda yaşayan evine ekmek götürme derdindeki simitçi,okuldan çıkan öğrenci ,sokaktaki boyacı çocukla, holding sahibinin kaderi ,o gevrek susamlı halkanın tadında birleşiverir.Canınızın en sıkkın olduğu bir günde dahi,Boğaz köprüsünden geçerken denizin üzerine düşen güneş ışınlarını görüce , kısa bir süreliğine dahi olsa tüm kederinizi unutur,manzaranın tadını çıkarırsınız. Kimin geçmişinde Emirgan’da, dışarıda yağmur tağarken arabanın içinde içilen demli çayın ve onun camlarda bıraktığı buğunun üzerine yazılan bir yazının anısı yoktur ki?
Bir sanatçı için inanılmaz derece de besleyici,düşlerle gerçeğin birbirine karıştığı bir şehir İstanbul..
Bu şehirde yaşananlar ,her köşe başında karşımıza çıkan hayatlarla ilgili binlerce resim ve heykel yapabilirim.
5 mayıs2009 da Galeri 5 de yer alan Düş zamanı isimli koleksiyon, değişik yıllarda yapılmış,aynı bu şehrin insanları ve semtleri gibi içinde zıtlıklar barındıran,birbirine yabancı gözüken, teknikleri ve anlatım biçimleri farklı ,ama aynı İstanbul gibi geleneksel ve yenilikçi olanın aynı potada eritileceği binlerce resim ve heykelden oluşacak bir dizi resmin sadece başlangıcı olacak.
Hayatlar değişecek,ben değişeceğim,ama şehir yeni hikayelerle beni hep bekliyor olacak..Ve ben onun sırlarını anlatmaktan hiç bıkmayacağım..

15 Mart 2009 Pazar

Ressam Selin Aktan'ın dansçılar serisi American müzesi koleksiyonuna girdi.


Selin Melek Aktan’ın dansçılar koleksiyonu 13mart-3 nisan-2009 da USA ‘da Museum of The Americas’da sergileniyor.
Şubat ayında 7 ülkeden davet edilen 7 sanatçı ile birlikte USA da Museum of the Americas’da orientalpopart koleksiyonu ile yer alan Aktan’ın, dansçılar serisinden 2 eseri 2009 yılında müzenin daimi koleksiyonuna alındı.
Selin Aktan’ın 2005 yılında Türk hat sanatındaki çizgilerin akışkanlığı ve sadeliğinden esinlenerek hazırladığı ve diğer koleksiyonlarının aksine renkten çok çizginin ön plana çıktığı dansçılar serisi, Avrupa’nın pek çok ülkesinden sonra şimdi de Dünya’da kadın ve sanat 2009 isimli sergi ile , Amerikalı sanatseverlerin karşısına çıkacak ve diğer dünya sanatçıları arasında Türkiye’yi temsil edecek ,
.
Selin Melek Aktan , ailesinin arzusu üzerine tıp fakültesine girdi.Cerrrahpaşa tıp fakültesindeki tıp eğitimini tamamladıktan sonra Londra'ya giderek, sanata yakın olmak arzusu ile London College moda tasarımı bölümünü bitirdi.Bir süre kendi şirketinde designer olarak çalıştı.Bu arada .tıp fakültesinde öğrendiği anatomi bilgisini kullanarak insan figürü ağırlıklı heykel çalışmalarına başladı..İlk heykel sergisini 2003 de USA da gerçekleştirdi.Evini dekore etmek amacı ile hazırladığı resimleri gören Belçikalı bir sanat galerisi sahibinin sergi teklifi ile bu konudaki çalışmalarını ciddiye almaya başladı.Yurt dışında ülkemi temsil edeceksem resimlerime kendi kültürümüzden birşeyler katmalıyım diye düşündü ve anadolu motif ve renklerinden esinlenerek hazırladığı ilk oriental koleksiyonunu Yunanistan'da sergiledi.2004 yılında aynı koleksiyonla Zurih art showun en avangard
sanatçısı seçildi. Bu koleksiyonla beraber abstrakt ve figür çalışmalarına da devam etti. Dünyanın yaradılış efsanesini anlattığı soyut çalışmalarından oluşan evoluation serisi 2006 da NewYork 'da Agora Galeri'de sergilendi.Daha sonra çeşitli defalar Bulgaristan,Isviçre,Fransa, Italya,Polonya,Mısır, Avusturya' da,Amerika'da ise LosAngeles,Miami ve NewYork 'da resimlerini sergileyen Aktan'ın, 2007 yılında aşkın çeşitli evrelerinden yola çıkarak yazdığı Aşk Selinde Uçuşan Melekler isimli resimli şiir kitabı ve içindeki eserler Galeri Binyılda aynı isimli sergi ile ÇYDD yararına tanıtıldı. Eserleri çeşitli uluslarası koleksiyonlarda ve kataloglarda yer alan Aktan eleştirmenler tarafından doğunun gizemini batıya taşıyan, özgün tarzlı bir renk sanatçısı olarak değerlendirilmektedir.Şubat ayında 7 ülkeden davet edilen 7 sanatçı ile birlikte USA da Museum of the Americas’da orientalpopart koleksiyonu ile yer alan Aktan’ın,dansçılar serisinden 2 eseri 2009 yılında müzenin daimi koleksiyonuna alındı.


http://www.absolutearts.com/portfolios/m/melekaktan/
http://www.yessy.com/orientalistpop
http://www.facebook.com/pages/selin-aktan/24238552133?ref=share
http://www.selinaktan.freeservers.com/
http://www.goiart.com/selinaktan.html http://www.artvitae.com/artist_portfolio.asp?aist_id=832