YILLAR ESKİTİR Mİ?
Magazini çok takip eden biri olmadığım için gerek özel hayatımda gerekse yazılarımda ,bu konularda pek fazla fikir yürütebilen birisi değilim. Doğrusu birgün oturup Hülya Avşar hakkında bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi.
Hülya Avşar’ın kendisi değilse de, bazı çıkışları bana hep ters gelmiştir. Avşar’ın tasvip etmediğim davranış biçimlerine örnek olarak,terbiye etmek amacıyla kız kardeşini dövmesini, ’’çocukken de bütün mahallenin çocuklarını döverdim’’ diye övünmesini, hele de o Tarkan için öfkeyle fırlattığı belden aşağı vuran hakaretlerini gösterebilirim.
Ama her zaman iyi bir sinema sanatçısı olduğunu düşünmüşümdür.
Kendisinin yıllar önce belki hınzırlığından, belki de öyle olması gerektiğini düşündüğü için gündem yarattığı ve böylece medyada hergün yer aldığı bir dönem olmuştu.Nereye kafanızı çevirseniz isteseniz de istemeseniz de bir Hülya Avşar haberi görüyordunuz. Sanırım bu medyatik starlık dönemi, bir süre sonra onun gerçek sanatçı kimliğinin önüne geçti ve yaptığı güzel işlerden çok ıvır zıvır şeylerle anılmaya başladı.
Medya ile içli dışlı olmak çoğu kez beraberinde bazı riskleri de getiriyor.Kar zarar hanesine bakıldığında bazen dengeler şaşıyor ve bence ünlülerin bu konudaki pozisyonları bıçak sırtında yürümeye benziyor .
Ama kim hata yapmıyor ki?
Daha sonraki yıllarda köşesine çekildiği 3-4 yıllık dönemin Hülya Avşar’ın aleyhine değil lehine işlediğini düşünüyorum.
Bazen bir sanatçının, yüzünü de kimliğini
de dinlendirerek kendini tamamen unutturmayacak kadar medya molası vermesi iyi oluyor sanırım.
Medya planma işini bir yana bırakırsak,neticede Türkan Şoray ,Hülya Koçyiğit,Fatma Girik gibi daha eski bir nesilden sonra Hülya Avşar,Türk sinemasının 1983 den bu yana çıkardığı en önemli kadın stardır.
28 yılda kaç film yaptığını bilmiyorum.
Ama bu konuda söz sahibi olacak kadar çok olduğuna eminim.O halde Levent Kırca, Hülya Koçyiğit,TürkanŞoray gibi sanatçıların ‘’Antalya Film Festivali’’ndeki jüri başkanı olmasına ses çıkarmazken,Hülya Avşar’ınkinden niye bu kadar rahatsız oldu, anlayamadım.
Ona artık film çevirmediğini söyleyen bir muhabire Avşar son 4 yılda 2 fim yaptığını hatırlatarak,’’benim yaşımdaki bir sanatçıya uygun senoryalar yazılmadığı için ancak bu kadar yapabildim’’ dediğinde konu son derece ilgi alanıma girdi.
Hele başka bir gazetecinin ‘’bundan sonra ancak anne rolleri oynarsınız’’ demesi beni sanatı ve sanatçıyı ne kadar ucuzlattığımızı düşünmeye sevketti.
Hülya Avşar anne rolü oynar mı? Tabi ki oynar.
Ama niye sadece anne rolleri? Ve niye bu söz ancak anne rolleri oynarsınız diyerek bir hakaret gibi onun adeta yaşlandığı yolunda bir iğneleme olarak söyleniyor?
45-50 yaşındaki kadınlar aşık olamaz mı? Onların arkadaşları, dostları,meslek hayatları ve onlarla ilgili sorunları yok mudur?
Dünya sinemasına bakın.
Hülya Avşar yaşındaki,hatta ondan 20-30 yaş büyük kadın sanatçılar,aksine sanatlarını deneyimleri ile zenginleştirdikleri ve olgunlaştırdıkları için hem anne rolleri dışında da film çeviriyor,hem de Oscar heykelini kucaklamıyorlar mı?
Sanırım konu burada yıllar sanatçıyı ve sanatını eskitir mi, yoksa olgunlaştır mı? sorusuna gelip dayanıyor.
Hülya Avşar güzel bir kadın mıdır,evet güzeldir.
Ama sayın ki güzel değil, o manken midir ki, yaş haddinden sinemada emekli sayılsın.
Bir manken vücudu ile para kazanır.Dolayısı ile yıllar vücudunu eskitti ise yerini başkalarına bırakabilir.
Ama sinema tiyatro oyunculuğu veya ses sanaçılığı sadece fiziki güzellik ve tazelikle yapılan bir iş değildir.Çocukluğumda Maria Callas vardı.Bence dünyanın en çirkin kadınlarından biriydi ama bu onun bir primadonna olarak opera salonlarını doldurmasına engel olmuyordu.Barbara Stresand güzel bir kadın mıdır? Hayır,ama artistik kabiliyeti olduğu için kaç yaşında olursa olsun film de çevirmekte , şarkı da söylemektedir.Merly Streep’in yüzü upuzun incecik burnu ve küçücük gözleriyle bana hep bir tilkiyi hatırlatır.Ama ben klasik mana da güzel olup olmadığı tartışılabilecek bu kadına bayılırım ve tüm filmlerini hayranlıkla izlerim.Çünkü olağanüstü bir sanatçıdır.
Helen Miller Kraliçe Elizabeth rolüyle 60 yaşından sonra Oscar almamış mıydı?
Morgan Freeman ile Jessica Tandy’nin oynadığı ‘’Bayan Daisy’nin şoförü’’nü hatırlayanınız var mı? Jessica Tandy (doğumu 1909)1990 yılında bu filmle en iyi kadın oyuncu dalında Oscar ve Altın küre ödüllerini aldığında tam tamına 81 yaşındaydı.
1934 doğumlu olan Shirley Mac Lane ‘’Sevgi sözcükleri’’ filmini çevirdiğinde 50-‘’Çelik Manolyalar’’filmini çevirdiğinde ise 55 yaşındaydı. Yukarıdaki örneklere bakınca neredeyse genç sayılabilirmiş değil mi?
Aynen Hülya Avşar gibi..
Onu sevebilir veya sevmeyebilirsiniz, ama bu bir sanatçı olarak onun sadece yaşı, başı,güzelliği, selüliti gibi şeylerine odaklanarak tüm yaptığı iyi işleri es geçip gitmesine sebep olmamalı.
Birgün senaristlerimizin aynen dünya sinemasında olduğu gibi,her yaştan insanlık hallerini anlatan derin ve güzel senaryolar yazmalarını, ve Hülya Avşar’ı yılların daha da demlendirdiğine inandığım tecrübeli oyunculuğu ile bu filmlerde izlemeyi diliyorum..
Sinema da, sanat da böyle gelişir çünkü..
Belki o zaman ‘’yıllardır film çevirmiyor, Altın portakalın jüri başkanlığında ne işi var’’ falan gibi ucuz polemiklere gerek kalmaz ve kimin neyi niçin hak ettiği konusunda daha adil yargılamalarda bulunuruz.
Antalya Film Festivali’nin hem Antalya’ya hem de Türk sinemasına hayırlı olmasını diliyorum.
Dünyanın ve ülkemizin geçirdiği bu politik yönden son derece karışık günlerde, sanatın pek çok kolu gibi sinema da kültürler arasında bir bağ kurmak ve birbirimizi anlamak gibi güzel bir amaca hizmet edebilir çünkü.
(Bu yazı 21 eylül 2012 tarihinde Akdeniz Haberci haber sitesinde yayınlanmıştır.)