24 Mart 2010 Çarşamba

Niye yazdım?

Tüm okul yaşantım boyunca edebiyatla aram iyiydi.Çünkü  çocukluğumun yaz  tatilleri  Bursa'da kocaman bir evin içinde benden 14 yaş büyük ablamın kütüphanesini karıştırmakla geçti.Hatta bir de il halk kütüpahesinden alınmış bir kartım vardı ve oradan imza karşılığı kitap alır,okuyunca gidip geri verirdim...
İlk okulu bitirdiğim zaman tüm dünya klasiklerini ve Türk edebiyatında o güne kadar yazılmış ne kadar kitap varsa okumuş bir çocuktum.
Ama tabi bütün bunlar oturup köşe yazıları yazmak için yeterli bir sebep değil)))
Üstelik de bunu arzu etmiş bile değilim.

Bugün yaşamımda var olan  pek çok şeyin hayatıma tesadüfen girdiği gibi, bu da şaka gibi başladı.
Asıl mesleğim ressamlık ve heykeltraşlık  .Yurt dışındaki etkinliklerimi duyuran bir medya kuruluşu,hakkımdaki haberlerin okunurluk derecesini dikkate alarak bir gün benden bayram hakkında bir yazı yazmamı istedi.
Böylece Türkhaberlerdeki yayın hayatım başladı..
Sonra bunu Akdeniz Haberci,Sözcümagazin.net ve  İstanbul haber gazetesi takip etti.
Böylece ben birden bire kendimi yazılarımı takip eden tabi ki ,bazen de eleştiren(yok okuyucularımın hakkını yemeyeyim. Bana hiç kıyamaz,katılmadıkları fikirlerime bile dünyanın en kibar üslubu ile yorum yaparlar)çoğu zaman ise yüreklendirecek yorumlar yapan bir   okuyucu kitlesinin içinde buldum.
Geniş çapta  genç bir okuyucu grubu tarafından okunduğumu görmek üzerime daha fazla bir mesuliyet yükledi.
Onlara doğru bir rol modeli olabilmek uğruna, yazıdan vazgeçemedim.
Bana hiperaktif diyorlar.
Ben ise, şimdi burada yazdığım her makalenin aslında   uykumdan ,eğlencemden,dostlarımla geçireceğim saatlerden çaldığını itiraf etmek istiyorum.

Sonuçta az uyku uyumaya alıştım.
Dostlarımsa  sonunda sitem etmekten vaz geçtiler.


Çok şükür resimlerim ,heykellerim henüz beni terk etmediler.
Onlara her döndüğümde beni yine sevgiyle kucakladılar ve kendimi istediğim gibi ifade etmeme müsade ettiler. 

Keşke daha çok vaktim olsaydı dediğim çok zamanlar oldu.
Anladım ki  ''zaman'' dünyanın en kıymetli şeyiymiş.
İşte hayatın bir yerlerinde tesadüfen köşe yazarı olup üzerime yüklenen bu misyonu sürdürmeye çalışırken bir gün aklıma onları bir blogda toplamak geldi.))..

Bu blog o yazılardan geriye dönüp toplayabildiklerimi kapsıyor. Yani bir nevi arşiv niteliğinde)))

Hiç yorum yok: