11 Ekim 2012 Perşembe

İLK FİRST LADY (LATİFE HANIM HAKKINDA BİLİNMEYENLER)




 
Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü protokol gezilerinde ve davetlerde yanlarında eşleri ile  gördüğüm zaman aklıma hemen Atatürk ve ilk first ladyimiz  Latife Hanım geliyor.
Acaba Emine Erdoğan ve Hayrunnisa Gül eşlerinin yanında gururla yer almalarını kime borçlu olduklarını hiç düşünüyorlar mı?
Cumhuriyet Türkiye’sine doğmuşsanız,içinde bulunduğunuz konumu son derece doğal kabul edebilirsiniz.Oysa biz kadınların,türk kadınının toplum içinde eşinin yanında yer alması için büyük bir mücadele veren ilk cumhurbaşkanı eşini, Latife hanımı hiç unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. 
Erkeklerin egemen olduğu bir toplumda kadının yeri neresidir ve gücü nereye kadardır?
Devrimleri yapan Atatürk’tür.  Ama eşi Latife Hanım da medeni kanun ve  kadın hakları konusunda onun en büyük danışmanı,  destekçisi olmuş,hatta yeterli görmediği konularda itirazlarda bulunarak bu maddelerin son halini almasını sağlamıştır.
O Latife Hanım ki,evlilikleri sona
erdikten sonra köşesine çekilmeye mecbur edilmiş,türk halkına varlığı unutturulmaya çalışılmış , adeta yok sayılmış,sonunda hepimizin aklına Latife denince Atatürk’ün köşkte geç saatlere kadar devam eden akşam yemeklerinde  ayaklarını yere vurarak ter ter tepinen şımarık bir kadın imajı yerleştirilmiştir.

Gelin onu biraz daha yakından tanıyalım;
Gazeteci İpek Çalışlar’ın bu haksızlığa bir son vermek için yazdığı Latife isimli kitapta , uzun yıllar süren araştırmalara ve kaynaklara dayanarak verdiği bilgilere göre  Latife hanım aslında ilk amazon kadınlarımızdan biridir.Bunları biliyor muydunuz?
-Evlendiklerinde  Gazi Mustafa  41 ,Latife Hanım ise sadece  24 yaşındaydı ve kendisi o tarihlerde İngilizce,Almanca İtalyanca , Fransızca ve Rumcayı ana dili gibi konuşuyordu.Türkçeye son derece hakimdi ve Halit Ziya Uşaklıgil tarafından edebi yazım  dili konusunda yetiştirilmişti.
Dünya edebiyatını çok iyi bilirdi.Müzik konusunda çok bilgili olup mükemmel piyano çalardı.
-Latife hanım harika at biniyor ve silah kullanıyordu.Öyle ki  Atatürk  düğün hediyesi olarak ona  tüm savaşlarında yanında olan Sakarya isimli kendi atını ve tabancasını  hediye etmişti.
Sık sık Çankaya sırtlarında beraber  at  gezilerine çıktıkları anlatılır..
-Evlendiklerinde hem dünya hem de Türkiye siyasetinde konulara hakimdi ,hatta  Newyork Times Atamızın 1924 yılında geçirdiği bir kalp krizi sırasında,ona birşey olduğu takdirde eşinin rahatlıkla onun yerine geçip ülkeyi yönetebileceğini yazmıştı.
(Bugüne kadar kültür ve eğitim adına onun biraz yakınına bile yaklaşan bir cumhurbaşkanı veya başbakan eşi oldu mu merak ediyorum)
-Latife Hanım Gazi Mustafa Kemal ile ilk tanıştıkları yer olan İzmirdeki köşkleri  Atatürk ve silah  arkadaşlarıtarafından kullanılırken,orayı adeta bir karargah komutanı gibi  idare etmiş ve
sonunda Mustafa Kemal paşa onu yaveri tayin etmişti.
-Kendisi gerek uluslar arası diplomatik görüşmelerde, gerekse dünya basını ile olan randevularda bazı dillerde Atatürk’ün çevirmenliğini ve sekreterliğini yapıyordu.
-Atatürk’ün önerisi ile İzmirdeki köşklerinde  olağan giysileri içinde ve hiçbir şatafata yer vermeyecek sürpriz bir nikahla evlenmişlerdi.
Latife Hanım'ın babası Muammer bey'in İzmir’in kurtuluşu şerefine verdiği yemekteAtatürk,mutfakta davetin hazırlıkları ile ilgilenen Latife Hanımın yanına giderek ‘’ister misin bu  yemek düğün yemeğimiz olsun ?''demiş ve orada hazır bulunan müftünün kıydığı bir  nikahla karı koca olmuşlardı.
Atatürk bu nikahla batılı usüllerde evlenme konusunda türk halkına örnek olmak istiyordu.(Bu nikaha kadar gelin masada şahitler tarafından temsil edilir ve nikah gıyabında kıyılırdı.)Ayrıca ülke fakirlik içinde kıvranırken şatafatlı bir nikahı uygun görmemişlerdi.
-Latife Hanım müstakbel eşi ile nikah masasına oturan ilk türk geliniydi. Nikah yüzüklerini daha sonra İnönü ,Lozan antlaşması için gittiği İsviçre’den getirecekti.
Latife Hanım nikahının olduğu gece tüm misafirler gittikten sonra, eşinin  arzusu ile geriye kalan Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir paşalar için tekrar bir sofra kurmuştu.
Aatatürk,itiraz eden paşalara gülerek’’Askerin karısı icab ederse düğün gecesini mutfakta geçirir’’demişti.
-Kendisi sadece İzmir’in değil,tüm Türkiye’nin
en zengin ailesinin kızıydı.
Öyleki Atatürk’e babasının verdiği 1 -milyon liralık  bir çeyizle gelmişti.Ki o zamanlar 1 milyon TL 660 bin dolar ediyormuş.(
Halen Çankaya’da yer alan pek çok antika parça onun deve kervanları ile İzmir’den Ankara’ya taşınan çeyizi ile getirdiği eşyalardandır ve ne yazık ki evliliği ani olarak bittiği için şahsi eşyalarının  hiçbirisini yanına alma fırsatı bulamamıştır.
Latife Hanım’ın ailesi Uşaklıgilerde kimse başını örtmezken,Latife Hanım gericilerin antipropagandalarından çekindiği için Atatürkle evlendikten sonra başını örtmüş ama bunu Rus başı dedikleri yüzünü açıkta bırakan,arkadan bağlanan ve  uçları aşağı sallanan bir eşarp ile yapmıştı.
-Ayağında binici pantolonu ve binici çizmeleri,başında örtüsü ile yaptıkları ve balaylarına denk gelen Anadolu gezisinin ardından Adana müftüsü kıyafetinin islami kurallara uygun olduğuna dair fetva vermişti.
-       Latife hanım eşi ile katıldığı tüm gezilerin notlarını tutar,Çankaya’da Atatürk’ün  randevularını düzenler,görüşmeler sırasında not alırdı.
-       Meclise ayak basan ilk Türk kadınıydı ve cumhuriyetin ilanını salonun balkondaki localarından izlemişti.
-       Çankaya’ya ilk protokol  düzenini getiren kişi Latife Hanımdır.
-       Çocuk Esirgeme Kurumu başkanlığını yapmış,bu kurumun yerleşmesi içinçok çalışmıştır.
-       Latife Hanım’ın en büyük çabası Türk kadınının seçme ve seçilme hakkı için göstermiş olduğu çabadır.Dünya onu kadın feminist hareketinin öncüsü ve büyük bir kadın hakları savunucusu olarak görmektedir.
-       Bugün kü medeni kanunla erkeklerin evliliğinin tek eşli olarak sürdürmelerini yine Latife Hanım’ın bu konuda verdiği mücadeleye borçluyuz.
-        
-       Çankayada tertiplediği 5 çayları ile halkı ve hükümet mensuplarını bir araya getiren ilk kişi Latife Hanımdır.
-       Atatürk’e yapılması planlanan  bir suikasti önlemek için,suikastçileri oyalamak  ve paşanın hala köşkte olduğu izlenimini vermek amacıyla,ayağında boyunu uzun gösterecek  topuklu çizmeler ve başında kalpakla sabaha kadar pencerenin önünde gidip geldiğini ve sonunda yaralandığını biliyor muydunuz?
-        
-       Her ne kadar Atatürk eşine ve fikirlerine büyük değer verse de,Latife Hanım zaman içerisinde Çankaya’daki erkek egemenliği içinde barınmakta zorluk çekmiştir.
 Yıllarca Mustafa Kemal ile omuz omuza siperlerde çarpışan ve askerlikten gelme bir alışkanlıkla hep erkek erkeğe olmaya alışkın olan Atatürk’ün yakın silah arkadaşları, bir hanım tarafından  konulmaya çalışılan bazı kurallara isyan etmiş ve bu da zamanla Latife Hanımla aralarında gerginlik yaratmıştır.
 Atatürk’ün yaverinin sabahları haberleri iletmek için müşterek yatak odalarına girmesini mehremiyetlerine saygısızlık kabul eden Latife Hanım, yaverden 'siz yokken biz vardık''cevabını almıştır.
-  Sırf Atamızın sağlığını korumak amacı ile uzun akşam yemeklerinin hiç olmazsa gece yarısı bitmesi ve az içki içilmesi konusunda yaptığı ısrarlar,etrafındakilerin ekmeğine yağ sürmüş ve zamanla buna benzer konularda çıkan anlaşmazlıklar yüzünden
Atatürk ile Latife hanım medeni kanunla evlendikleri evliliklerini eski usul bir ''boş ol ''ile sonlandırmışlardır.
-       Ne yazık ki daha sonraki yıllarda Latife hanım bizlere kasıtlı olarak unutturulmaya çalışılmıştır.
-       Oysaki o ölünceye kadar susmuş ve hem evliliği hem de Atatürkle olan yaşamı  konusunda konuşması için yapılan tüm teklifleri red etmiş gerçek bir türk hanımefendisidir.
-       En acısı da boşandıktan sonra yıllarca yurt dışına çıkmak için kendisine pasaport verilmemesi ve sonunda İsviçre’de tedavi olması gereken bir hastalığa yakalanınca başka bir isimle pasaport almasına müsade edilmesidir.
-       AKP nin Atatürk ile ilgili tavrı malumdur.
-       Peki ya hanımları? Eğer başbakan,cumhurbaşkanı veya milletvekili eşleri olarak kocalarının yanlarında yürüyebiliyor,devlet imkanları ile ülke ülke geziyorlarsa bunu Atatürk’e ve o ilk eş Latife Hanıma borçlu olduklarını unutmamalarını diliyorum.
-       O Latife Hanım ki,dünyanın en şık ve en sade ama bugün için bile üst düzey  eğitimli ve bilgili kadınıydı.
Kimbilir, belki de bu yüzden adı Çankaya'da oturduğu sürede de ,sonrasında da  abartı ile yan yana hiç geçmemişti. 
(Selin Melek Aktan'ın bu yazısı   8-Ekim 2012 tarihinde Ulusal Ses 'te yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok: