Selin Melek AKTAN
08 Eylül 2010 Çarşamba , 13:11 tarihinde yazdı.
Geçtiğimiz ay geçirmiş olduğum bir kaza nedeniyle
omzumu kırıp epeydir tedavilerle uğraştığımdan Akdeniz habercide ki
köşemden biraz uzak düştüm.Bayramınızı tebrik ederken bu gecikmeden
ötürü sevgili Akdeniz Haberci okuyucularından özür dileyerek
başlamak istiyorum yazıma.
Bayramla ilgili bir yazı yazarken kuşkusuz herkesin
ilk aklına gelen çocukluğumuzdaki bayramlar..Ama ben
çocukluğumun görkemli bayram kutlamalarından bahsederek,ah nerede o eski
bayramlar gibi bugünkü şartlarımızdan şikayet eden bir söylemde
bulunmak istemiyorum.Kuşkusuz o yeni elbiseler,yatağın başucuna konan rugan
ayakkabılar çok güzeldi. Şimdiki çocukların da bu özel günleri aynı tad
ve heyecanla kutladıklarına eminim..Sanıyorum bizler büyüdükçe
,hayata farklı anlamlar yüklemeye başladık.Dolayısıyla da beklentilerimiz ve
önceliklerimiz değişti.
Bayramlarla ilgili rugan ayakkabılara sevinmenin yanı
sıra, şimdi gülümseyerek hatırladığım başka anılar da var
dağarcığımda.Zaman ve para kavramı üzerine pek kafa yormayan sevgili
dedeciğimin verdiği bayram harçlığını beğenmemek, anneannemin elimize
tutuşturduğu oyalı mendiller için kuzenlerimle seninki daha güzel benimki değil
gibi küçük kıskançlıklar yapmak, annemin o kutuyu açmayın çocuğum,belki biz de
başka bir yere götürürüz. İşte orada açılmışı var uyarılarına rağmen gelen her
şeker kutusuna el atmak galiba o yılların olmazsa olmazlarındandı.Bir de
annemin sabahın sekizinde odamın kapısına dikilip
-Hadi kızım
,Kalk artık,bayram günü uyunmaz.Bir gelen giden olur sözlerini hiç
unutamam.Hoş annem hala aynı şeyi yapıyor ya..Artık saat sekizde kim gelecekse
bize.Kapıcı bile saat 10 dan önce çalmıyor kapıyı.Eskiden söylene söylene
yaptığım kalkma işlemini (kalkmamak söz konusu değil,hala anne korkusu vardır
ben de)şimdilerde iyi bir evlat olduğumu göstermek için ya sabır çekerek
yapıyorum.
Sonraları
arkadaşlarla tatillere kaçtığımız, bayramda beraber olamayacağımızı
ailelerimize nasıl anlatacağız diye dertlendiğimiz, akıl bir karış havada
gençlik yılları geldi.Eğer o bayram bir yerlere gidemediysek, ‘’bayramı
bizimkilerle geçiriyoruz’’derken kendimizi pek de mutlu hissetmediğimiz
zamanlardı galiba o zamanlar.
Yıllar
geçti, başı 30 la başlayan yaşlara geldiğim zaman yavaş
yavaş anneanneler,dedeler amcalar,halalar .bu dünyadan göçüp gitmeye başladılar
Ziyaret edilecek,hatır sorulacak büyükler azalmaya başladıkça bayramların da
benim için anlamı değişmeye başladı. Yanı başımızda olanların ömür boyu
orada olmayacaklarını,belki bir sonraki yıl istesek de bayramda o kişinin
elini öpemeyeceğimizi bilmek beni bayram ve aile konusunda daha duyarlı bir
hale getirdi ve ben yıllardır bayram tatili deyince bunu aileyle geçirilecek
özel günler olarak algılamaya başladım.
Hayatımın
çeşitli dönemlerinde farklı dinlere mensup değişik ülkelerde yaşama
ve dini bayramların onların hayatındaki yerini inceleme imkanım
oldu...Bildiğiniz gibi bizim yeni yıl heyecanına düştüğümüz,yılbaşı
kutlamaları için plan ve programlar yapmaya başladığımız aralık ayı
,hristiyanlar için İsa’nın doğumunu kutladıkları bir kutsal bir
döneme denk gelir.
Amerika’da
yaşadığım yıllarda ,aile olgusunun oldukça farklı algılandığı ,çocukların
18 yaşından sonra kendi ayakları üstünde durma adetinin ağır bastığı bu ülkede
bile noelin hepsi için çok özel bir yeri olduğunu gördüm.İnsanlar sadece
ailelerini görmek ve bir gecelik bir noel yemeğinde aynı masa başında
buluşabilmek için ülkenin bir ucundan diğer ucuna uçuyorlar,ailesi olmayanlar
içinse noelde ne yapacağız sorusu daha birkaç ay önceden gerginlik yaratmaya
başlıyordu. Özellikle bekar nüfusun yoğun yaşadığı NewYork gibi şehirlerde
aileleri olmayan veya onlardan kopuk yaşayanların depresyona girdiklerini ve
intihar oranlarının noel sırasında özellikle arttığını biliyor muydunuz?
Hala devam edip etmediğini bilmiyorum ama benim yaşadığım yıllarda NewYork
da,noel zamanı ‘’ailem yok yalnızım ,yardıma ihtiyacım var ‘’şeklinde kendini
kötü hissedenler için telefonla psikolojik destek hattı kurulmuştu.
Geçen yıl
şubat ayında yahudilerin pesah adını verdikleri dini bayramları sırasında
tesadüfen bir sergim nedeniyle yine Amerika’daydım.Yahudi bir dostum tarafından
onların bayram yemeğine davet edildim.NewJersey’deki bir otelde Amerikanın
değişik eyaletlerinde yaşayan aile fertlerinin bir araya geldiğini ve sadece bu
bayram nedeniyle çoluk çocuk,bebekler dahil 100 kişiye yakın bir topluluğun
neşe içinde beraber olabilmek için kilometrelerce uçmayı göze
aldıklarını gözlemlemek çok hoştu.i.Her sene aileye yeni katılan
bireyler nedeniyle artık evlerde toplanamadıklarını,bu yüzden bir otel salonu
kiraladıklarını anlattılar.. Elden ele dolaşan dua kitabından birkaç
satır okumak bana da nasip oldu.
Müslüman
olduğum için sıra bana gelince,atlanır sanmıştım ama öyle olmadı ve kendi
kısmımı okuduktan sonra telaffuzum ve teklemeden duayı okuduğum için aile
fertleri tarafından alkışlarla ödüllendirildim. Hatta İstanbul’a döndükten
sonra buradaki yahudi bir arkadaşıma törene dahil olduğumu söylediğimde, ama
sen okumamalıydın,o bizim duamızdı demeyi ihmal etmedi.Evet ne yazık ki,benim
de bu huyları nedeniyle sık sık çatıştığım,hatta benim nasıl böyle bir
arkadaşım olabilir sorusunu sık sık kendime sorduğum radikal arkadaşlarım
var.İnsanların hangi dinden olursa olsun önce insan olmaları gerektiği ve
tanrının herkese ait olduğu konusundaki söylevlerim pek işe
yaramıyor onlarda.
Küçükken annem
dahil tüm aile büyüklerimizin;
Neler oluyor
hayatta, ecnebilerde çocuklar 18 yaşından sonra evlerinden ayrılıyorlarmış ,çık
çık , diyerek hikaye gibi anlattıkları yaşam şekli, yavaş yavaş değişen hayat
şartlarıyla birlikte bizim ülkemizde de oluşmaya başladı.Üniversite
eğitimi,nerede iş bulunursa oraya yerleşme veya evlilik gibi
nedenlerle,çoğumuz genç yaşlarda ailelerimizden ayrı yaşamaya başladık.Ablam
bile üniversiteyi bitiren oğlu biran önce eline ekmeğini alsın da ayrı
evini açsın istiyor.Ancak o zaman rahat edecekmiş.İşte çekirdek aile yapısının
git gide çözüldüğü bu geçiş dönemi Türkiyesi’nde ben bu özel
günleri aile ile eş anlamlı düşünüyor ve ,hepinize sevdiklerinizle
birlikte güzel bir bayram diliyorum. Ziyaret edecek bir ailemiz,eli öpülecek
büyüklerimiz varsa ne mutlu bize.Bu hala birileri için küçük çocuğuz
demektir . ..Size tekrar tekrar aynı hikayeleri anlatan
büyükanne,büyükbabalarınız hayattaysa, bu günlerin kıymetini bilin.Ben şimdi
kaybettiğim aile büyüklerimin dizlerinin dibine oturup tüm geçmişimizi
yüzlerce kez dinlemek için neler vermezdim çünkü...Sevgi dolu iyi bayramlar .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder